İZMİRDokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi’nin (GSF) taşınma kararına tepki gösteren akademisyenlerden Prof. Dr. İbrahim Yükselsin hakkında yeniden soruşturma açıldı.
2019 yılında gündeme gelen taşınma kararının ardından Müzikoloji Anabilim Dalı Müzikoloji Bölümü’nden Yükselsin hakkında açılan soruşturmalar mahkemeler tarafından defalarca iptal edildi. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi aleyhine açılan davada mahkeme, akademisyen Yükselsin’i haklı bularak üniversiteyi 20 bin TL tazminat cezasına çarptırdı.
İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin bu kararının ardından Yükselsin, daha önce haksız soruşturmalar ve çeşitli yolsuzluk tezleriyle gündeme gelen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar hakkında dava açtı.
İbrahim Yüksel“REKTÖR, BÜYÜK DUYGULARIYLA ÜNİVERSİTEYİ HEYECANLANDIRMAYI AMAÇLIYOR”
Eğitim-Sen avukatları tarafından hazırlanan ve İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, rektör Hotar’ın “kin ve kin” duygularıyla Yükselsin’i üniversiteden atmayı amaçladığı belirtilerek 50 bin lira para cezası talep edildi. TL tazminat.
Dilekçede olay şu şekilde anlatıldı:
“7145 Sayılı Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” davalı DEÜ Rektörü Fatma Seniha Nükhet Hotar’ın müvekkiline karşı kin ve kin beslediğini ve müvekkilinin yürütmekte olduğu öğretim üyeliği mesleğini sona erdirmek niyetinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 30 yılı aşkın bir süredir onur ve gururla dışarı çıkıp ön inceleme dahi yapmaksızın üniversiteden uzaklaştırmak, Müvekkil hakkında ‘soruşturma açmak ve/veya açmak’ kastıyla açılan soruşturmada müvekkilinin yokluğunda , 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen süreksiz 35. madde hükümlerine ek olarak Kanunun 26’ncı unsuru ile 375 Sayılı KHK’ye eklenen süreksiz 35. madde hükümleri kapsamında soruşturma başlatıldığı, soruşturmanın devam ettiğini belirterek, soruşturmanın kapalılığı ve masumiyet karinesini ihlal ederek, akademik ve sosyal onur ve kişiyi hedef alarak Müşterinin gerçekliği, birbiri ardına. tecrit yolu ile tecrit edilerek ruhen yıpratılmasına, görevini yapamayacak hale getirilmesine, hayata döndürülmesine sebep olan fiillerden dolayı 50.000,00 YTL disiplin cezası verilmesi. TL. Manevi tazminatın dava tarihinden itibaren davalıdan kanuni faizi ile tahsiline karar verecek avukatın isminin verilmesini ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin sanıktan tahsil edilmesini talep ediyoruz.”
‘DAVAYI BARIŞ AKADEMİSİNE TAŞIYORUM’
Davacı akademisyen Yükselsin ise davasını Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerden ihraç edilen Barış Akademisyenlerine havale etti.
Yükselsin, disiplin soruşturmaları dışında, o dönemde gıyabında açılan ve mahkeme evrakları arasında gördüğü bir belgeden haberdar olduğu KHK’nin geçici 35’inci maddesi kapsamındaki soruşturmanın, Üniversiteden atılması için aleyhine kullanıldı. Hakkında açılan KHK soruşturmasının savunmasına dahi gerek kalmadan kapatıldığını belirten Yükselsin, bu süreçten manevi zarar gördüğünü belirtti. 2019 yılından bu yana kendisine işlenen hukuksuzluklarla ilgili defalarca YÖK’e başvurduklarını belirten Yükselsin;
“YÖK görevini yerine getirmiş olsaydı, bana ve diğer hocalarıma yönelik hukuksuz süreçler bugüne kadar devam etmeyecekti. Uzun zaman önce kapatıldı. Rektörden hukuk müşavirliğinde görev yapan avukatlara, GSF dekanından müfettiş dekanlarına ve disiplin kurulu üyelerine kadar pek çok kişinin dahil olduğu apaçık organize bir hukuksuzluk meselesidir. YÖK ise halen şikayetlerle ilgili süreçleri uzatarak bu hukuksuzluklara göz yumuyor. Yazılı ve sözlü birçok şikayetimiz var. Benim dışımda birçok üniversite çalışanının yaptığı suç duyuruları var. Ama ne yazık ki yapılmıyor. Ben ve üyesi olduğum Eğitim-Sen yazılı olarak davet ettik ancak davetimizi kabul etmediler. Bu vesileyle üniversitelerin yönetimini kanuna uygun olarak yaptırım yetkisine sahip olan YÖK’ü bir kez daha davet etmek istiyorum. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin hocalarımızla ilgili 2019 yılında aldığı ‘hak ihlali’ kararına dahi üniversitemizin sayfasından protesto ederek kendini hukukun üzerinde gördüğünü gösteren Rektör Hotar’ın hukuksuzluğuna karşı da mücadele ediyorum. Üniversitelerden KHK ile ihraç edilenler, yine Barış Akademisyenleri ile. Ben buna ne ad veriyorum?”
